top of page

TARİHİN EN GİZEMLİ OLAYI: TRUVA SAVAŞI...

Yazarın fotoğrafı: Yeşim SaraçoğluYeşim Saraçoğlu

Tahminen 3200 yıl önce dünyanın en gizemli olayı ve en sıra dışı taktiği kullanıldı: Truva Savaşı ve Truva Atı...

Bu olay, Yunan mitolojisine göre MÖ 1300 - MÖ 1400 yıllarında yaşanmıştı. Mikenler ile Truvalılar arasında yaşanan bu savaş, iki Truva prensinin - Hektor ve Paris - Sparta kralına ziyaretiyle başlıyor. Temelinde barışı sağlamak için düzenlenen bu buluşmada Sparta Kralı Menelaos'un eşi Helen, Truva Prensi Paris'e aşık olur. Paris de ona... Merasim boyunca "barışa" kadeh kaldırılırken Paris ve Helen gözlerden uzak aşk yaşamaya başlarlar. İşte tüm savaşı başlatan olay budur: Spartalı Helen ile Truvalı Paris'in yasak aşkı...

Helen'in tasviri.

"Barış Merasimi" sonrası ülkesine dönecek olan prenslerden Hektor gidiş hazırlıklarını yaparken Paris, Helen'i gizlice gemiye bindirir, onu saklar ve Truva'ya götürür. Helen'in Paris ile kaçışını gören bir balıkçı durumu Kral Menelaos'a iletir. Bu duruma hiddetlenen Sparta Kralı Menelaos, tüm barışı bozar ve yapacağı savaş için Miken Kralı olan ağabeyi Agamennon'dan yardım ister. Zaten Truva ile savaş yapmaya dünden razı Kral Agamennon yardım isteğini kabul eder ve o döneme kadar hazırlanmış en büyük donanma ile, tamı tamına 1000 gemi ile Truva'ya doğru yola çıkarlar. Menelaos'un amacı karısı Helen'i geri almak, Agamennon'un amacı ise Truva'yı sınırları içerisine almaktı.


Truva Limanı'na geldiklerinde Truvalılarla aralarında çatışmalar oldu. Birkaç münakaşanın ardından Paris, Menelaos'u düelloya davet etti. Şu şekilde anlaşmaya vardılar: kim düelloyu kazanırsa mal varlığını ve Helen'i alır..!


Tüm bu yaşananları İlyada'da destanlaştıran Homeros bu olayı şu cümlelerle aktarır bizlere:


"Aleksandros (Paris) ile Menelaos, Ares'in sevdiği,

Vuruşacaklar uzun kargılarıyla bu kadın için.

Kim üstüm gelir kazanırsa zaferi,

Alacak bütün malını, kadını götürecek evine." ( İlyada, TİB yayınları, s. 61)


lakin destana göre bu düelloda kimse galip çıkmaz ve savaş hız kesmeden devam eder. Truvalı askerler ve onların komutanı Prens Hektor o kadar iyi savaşçıdır ki Sparta Kralı Menelaos'a ve ağabeyi Miken Kralı Agamennon'a asla geçit vermezler, surların yanına dahi yaklaştırmazlar. Bu durum böyle 10 yıl boyunca sürüp gider...

Savaş böyle devam ederken bu destana damgasını vuran iki kahraman savaşçı vardır: Aşil ve Hektor...

Aşil, mitolojiye göre annesi tanrıça olan ve aşil tendonundan vurulmadığı sürece ölmeyen bir valıktır. Yalnızca ve yalnızca aşil tendonundan vurulursa ölür. Bir gün savaş esnasında Aşil'in kılığına giren kuzeni Patroklos, Hektor ile birebir savaşır ve savaş esnasında onu Aşil sanan Hektor, Patroklos'u oracıkta öldürür. Kuzeninin öldürülmesine öfkelenen Aşil, Hektor'u düelloya davet eder ve Truva surlarının önünde iki kahraman savaşmaya başlar. İkisi de birbirinden güçlü ve deneyimli savaşçıdır fakat Homeros düellonun gidişatını destanda şöyle aktarır:


"Bir altın terazi kurdu Baba Tanrı,

Acıklı ölümün iki tanrıçasını koydu kefelere.

Biri Akhilleus'un (Aşil'in), biri at sürücüsü Hektor'unki,

Ortasından tuttu kaldırdı teraziyi,

ağır bastı Hektor'un kara günü..."( İlyada, TİB yayınları, s. 480)


Artık Hektor için kara gündü. Düelloda Aşil'e karşı galip gelememişti ve omzundan aldığı kargı darbesi ile can vermişti. Bu kısımları da destanında anlatan Homeros şu şekilde aktarır:


"Bir yeri açık kalmıştı Hektor'un,

Köprücük kemiğinin omzu boyundan ayırdığı yer,

Adamın çok kolay canı alınırdı ordan.

Ateşli bir saldırışla sapladı kargıyı oraya,

Temren dosdoğru girdi yumuşak boğazdan içeri." (İlyada, TİB yayınları, s. 484)


Artık Truva, en gözde savaşçısını ve komutanını kaybetmiştir. Gel gör ki Prensleri Hektor'a en layık cenaze törenini yapmak isteseler de Aşil, Hektor'un bedenini alır, arabasının arkasına bağlayıp götürür ve bir müddet Truva'ya teslim etmez. Ve destanda şöyle geçer:


"İki ayağını topukla bilek arasından deldi,

Kayışlar geçirdi deliklerden, bağladı arabaya,

başı bıraktı yerde sürüklensin diye,

Sonra atladı arabaya ünlü silahlarıyla.

Kamçıladı atları, atlar öne atılıp çoştu.

Yerde sürüklenen gövdenin çevresinde

Bir toz bulutu yükseldi birden bire,

Toz toprak içinde kaldı bütün başı." (İlyada, TİB yayınları, s. 486)


Hektor'un babası Kral Priamos, oğluna layık bir cenaze yapmak için bir gece vakti sıfatını ve suretini gizleyerek Aşil'in çadırına gider. Aşil'e yalvarır, ellerini öper oğlu Hektor'un bedenini ona versin diye... Priamos'un acısı destanda şu şekilde aktarılır:


"Yeryüzünde hiçbir ölümlü katlanmadı benim katlandığıma:

Oğlumu öldürenin eline uzatıyorum yalvaran dudaklarımı.

...

Priamos yığılıp kalmıştı Akhilleus'un (Aşil'in) ayağının dibinde,

Yiğit öldüren Hektor'a ağlıyordu hıçkıra hıçkıra." (İlyada, TİB yayınları, s. 537)


Bu konuşmadan sonra Aşil Prens Hektor'un cansız bedenini babası Truva Kralı Priamos'a teslim eder ve Hektor'a layık bir cenaze töreni gerçekleştirilir. Cenaze töreni için Mikenler ve Truvalılar arasında 12 günlük bir ateşkes ilan edilir. Bu 12 günde Truvalılar cenaze düzenlerken Mikenler ise dünyanın en sıradışı savaş planını yapıyorlardı: TRUVA ATI...




Bir Miken Vazosunda Truva Atı ve Askerler

İda Dağlarından, bugünkü adı Kaz Dağları, odunlar toplandı ve devasa bir at yapıldı. At 12 metre uzunluğunda, 3 metre genişliğindeydi. Bu at fikrini orduya İthake Kralı Odysseus vermişti. 12 gün içerisinde atı yaptılar ve içine en iyi askerlerini yerleştirdiler. Sonrasında atı ve tabii içindeki askerleri Truva surlarının önüne götürdüler.

Truvalı Rahipler bu atın bir tanrı hediyesi olduğunu ve şehre alınması gerektiğini Kral Priamos'a ilettiler. Priamos atı ülkesine aldı. Böylece Truva surlarına yaklaşamayan Miken askerleri artık Truva şehrine kolaylıkla girmişlerdi. Halk bu atı tanrının hediyesi zannettiği için onun çevresinde kutlamalar yaptı, eğlenceler düzenledi. Bilmiyorlardı ki ülkelerinin ve kendilerinin sonunu getirecek olanlar o atın içindeydi... Gece olduğunda herkes eğlenmekten yorulmuş, uyurken atın içindeki askerler çıktı, nöbette olan az sayıdaki askeri öldürdü ve sur kapılarını dışarıda bekleyen Miken askerlerine açtılar. Böylece savaşa yenilemeyen Truvalılar hileye yenildiler. Miken askerleri şehre girdi,


şehri yaktı, Truvalı askerleri öldürdü. Böylece 10 yıllık savaş Mikenlerin (diğer ismiyle Akalar) galibiyetiyle sonuçlandı. Bu savaşta Truvalıların çoğu öldü, geriye çok az insan kaldı. Sağ kalan Truvalılara Aineias önderlik etti ve bizim bugün Kaz Dağları dediğimiz İda Dağlarına son Truvalıları kaçırdı. Bu son kalan Truvalılar ileride Roma İmparatorluğu'nu kuracak olanların atası olduğu düşünülüyor. Aşil'e ne oldu diye soracak olursanız: savaş esnasında Prens Paris tarafından aşil tendonundan vurularak öldü. Böylece Prens Paris ağabeyi Hektor'un intikamını almış oldu.




Bu destan antik kabartmalara da konu olmuştur

Tüm bu yaşananları destanlaştıran Homeros, İlyada'da Hektor'un cenaze töreninin bitimine kadar olan kısmı yazmıştır. Bu destanı yazdığında savaşın üzerinden 500 yıl geçmiştir. İlyada yazıldığında Çin Seddi henüz inşa edilmemişti. Şehir başka kaynaklarda İlyos olarak da geçiyor. Truva şehrinin ilk tabakası MÖ 3000 yılına dayanıyor yani Mısır Piramitlerinden daha eski... İlyada batı uygarlığının ilk büyük destanıdır. Bugün Çanakkale - Hisarlık Tepesi'nde konumlanıyor.




 
 
 

Commentaires


bottom of page