top of page

Selçuklu Devleti'nin Kuruluşundan Malazgirt Savaşı'na Kadar Olan Süreç ve Önemli Olaylar

Yazarın fotoğrafı: Ercan YardımErcan Yardım

1-Selçukluların Kökeni

Selçukluların bilinen ilk atası Dukak’dır. Usta savaşçılığı dolayısıyla ‘’demir yaylı’’ unvanını almıştır. Dukak’ın ölümü üzerine oğlu Selçuk sübaşı olmuştur. Adı kaynaklarda ‘’Salcuk, Selcük, Selçuk, Sarçuk’’ gibi farklı şekillerde yazılmıştır. Selçuk Bey’in torunlarının kurduğu devlet, devrin kaynakları tarafından, onun adına nispetle Selçukiyyan, Selaçıka, Al-i Selçuk olarak kaydedilmiştir. Selçuklular Oğuzların ‘’Kınık’’ boyuna mensupturlar. Selçuk sübaşı olduktan sonra yabgunun kışkırtılması üzerine Selçuk’u rakip olarak gördü. Bu sebepten ötürü Selçuk Yenikentten Cend şehrine gitti. Burada siyasi sebeplerden ötürü müslümanlığı kabul etti. Daha sonradan da torunları (Tuğrul ve Çağrı) Selçuklu devletine daha ihtişamlı günler yaşattılar.


Görsel 1. Oğuzların Ayrıldığı Kökenler

2-Samanoğulları ve Karahanlılar’la İlişkiler

Karahanlılar müslümanlığı benimsedikten sonra, Samanoğullarının Türkistan’da yürüttüğü cihad faaliyetlerinin önünü kesip, onların Türkistan’daki askeri ve siyasi ilerleyişini durdurdular. Daha sonradan da doğrudan Samanoğullarını hedef alan bir dış siyaset izlediler. Karahanlı ailesinden bir yönetici olan Kılıç Buğra Han Harun, Seyhun’un doğusundaki İsficab, Taşkent gibi şehirleri aldıktan sonra 992 yılında Samanoğullarının başkenti olan Buhara’yı işgal etti. Selçuk bey Samani emirinin yardım isteğine, oğlu Arslan Bey idaresinde kuvvet göndererek cevap verdi. Buğra Han şehri terk etmeye mecbur kaldı. Samanoğulları emiri bu yardıma karşılık Selçuklular’a Nur kasabasını yurtluk olarak verdi. Selçuk bey 1009 yılında 100 yaşı civarında öldü. Onun yerine büyük oğlu Arslan’ın Yabgu unvanını alarak ailenin başa geçtiğini görüyoruz. Arslan ve Yusuf’un ölümünden sonra Musa İnanç’ın yabgu ünvanını aldığı görülecektir. Bu arada Samanoğulları, Kılıç Buğra Han’ın yerine geçen Nasr İlig Han tarafından 999’da ortadan kaldırıldı. Toprakları ceyhun nehri sınır olmak üzere karahanlılar ile gazneliler arasında paylaşıldı. Böylece Karahanlılar Maveraünnehir’e hakim olunca, düşmanlarına yardım eden Selçuklular onlarla karşı karşıya kaldı. Selçukluların arz ettiği tehlikenin farkında olan Han, Tuğrul Bey’i yakalattı. Bunun üzerine Çağrı Bey ani bir baskınla kardeşini kurtardı. Karahanlı şehzadesi Ali Tegin Arslan Yabgu ile anlaşarak Buhara’yı ele geçirdi ve bağımsızlığını ilan etti.


Görsel 2. Karahanlı ve Selçuklu Devleti Bayrakları

3-Horasan'a Göç ve Gazneliler’le Mücadele

Türkler’in batı yönündeki göçleri genellikle Karadeniz’in kuzeyinden ve Doğu Avrupa istikametinden olmuştur. İslamiyetle tanışmaya başladıktan sonra bu rota Hazar Denizi’nin güneyinden Ceyhun’u geçerek, İran, Horasan ve Azerbaycan’a kadar gelmekteydi. Hatta Anadolu’ya gazalar da yapılıyordu.

Selçuklular, Karahanlı bölgesindeki siyasi karışıklıklar sebebiyle horasana doğru göç etmeye başladı. Zaten halihazırda orada 4000’e yakın Türkmen yaşamaktaydı. Tuğrul Bey 1016 yılında Horasan’a geldi ve burada Gazneli hükümdarı Sultan Mesud tarafından karşılandı. İlk başta ikili ilişkiler iyi giderken daha sonra araları bozulmaya başladı ve aralarında mücadeleler başladı. Gazneli hükümdarı Sultan Mesud, selçukluların siyasi tehlikesini farketti ve onlara bir dizi saldırılar gerçekleştirdi. Kaynaklarda ‘’Nesa’’ savaşı olarak geçen savaşta Selçuklular Gazneliler’i yenerek büyük bir ganimet ve prestij kazandı. Sultan Mesud bu savaştan sonra ‘’Tuğrul Bey’e Nesa’yı, Çağrı Bey’e Dihistan’ı ve Musa İnanç Yabgu’ya ise Ferâve’yi verdi. Buna karşılık Selçuklular, Sultan Mesud’a itaat edecekler ve içlerinden biri de daima onun yanında rehin olarak bulunacaktı.

Selçuklular bir müddet sonra Sultan Mesud’un Hindistan seferine çıkmasından yararlanarak Gazne şehirlerini yağmalamaya başladı. Bunun haberini alan Sultan Mesud Hindistan seferini yarım bırakar geri döndü ve iki ordu 1038’de Serahs yakınlarındaki Telhab denilen bölgede karşı karşıya geldi. Çağrı bey ustaca manevraları sayesinde Gazne ordusunu 2. kez yendi ve ağır bir yenilgiye uğrattı. Bu galibiyet sayesinde Selçuklular bağımsızlığını kazanmış oldu. Devletin hükümdarı olarak Tuğrul Bey Nişabur’u, Çağrı Bey Merv’i, Musa İnanç yabgu ise Serah’s şehrini aldı. Daha sonradan Tuğrul Bey Nişabur’a gelerek Sultan Mesud’un tahtına oturdu.


Görsel 3. Gazne Devleti Bayrağı

4-Dandanakan Zaferi ve Selçukluların Bağımsızlığı

Sultan Mesud Selçuklular’a son darbeyi vurmak için 50 bin kişilik ordu ile Selçuklular’a saldırdı. Selçuklular çöle geri çekilerek gazne ordusunu yıpratmaya çalıştı. Selçuklular geri çekilirken bölgedeki su kaynaklarını kullanılamaz hale getirdi. Bu sırada kısa süreli bir anlaşma sağlandı ama kısa süre sonra Sultan Mesud 100 bin kişilik orduyla tekrardan saldırdı. Selçuklular tekrardan çöle doğru geri çekilerek Gaznelilerle adeta yıpratma savaşı yapmaktaydı. Bir süre sonra ordudaki su sıkıntısı dayanılmaz hale geldi. Sultan Mesud burada yanlış karar vererek su bulmaya doğru ordusuyla yola çıktı. Selçuklular ani bir saldırıyla Gazneli ordusunu bozguna uğrattı ve Sultan Mesud canını zor kurtardı. Savaş sonucu toplanan divanda Tuğrul Bey Sultan ilan edildi ve Gazne devleti ortadan kaldırıldı.

5-Pasinler Savaşı

Bizans İmparatoru IX. Konstantin Monomakhos, Türkler’in Azerbaycan-Kafkasya sınırlarına dayanması üzerine 1045 yılında büyük bir orduyla saldırma kararı aldı. Bu kararı haber alan Tuğrul Beyde, Kutalmış idaresinde bir ordu sevk etti. 1045 yılında, Bizans’ın saldırısı üzerine meydana gelen bu ilk Selçuklu-Bizans savaşında, Gürcü prensi Lipart’in kumanda ettiği Bizans ordusu ağır bir hezimete uğradı. Bu sıralarda Musa Yabgu’nun oğlu Hasan idaresindeki ordu Erzurum Pasin ovasını istila ederek Van Gölü havzasına indi. Ancak burada Bizans kuvvetlerinin pususuna düşen Hasan pek çok askeri ile birlikte burada şehit düştü. Tuğrul Bey bu çok sevdiği akrabasının intikamını almak için yeni bir sefer hazırlığına başladı.

İbrahim Yinal komutasındaki Türkler Ağrı, Erzurum, Gümüşhane, Erzen havalisine yayıldılar. Bunun üzerine Türkleri bertaraf etmek için harekete geçen Gürcü prensi Liparites, 50 bin kişilik ordusuyla Pasinler yakınlarında esas Bizans ordusu ile birleşti. 18 Eylül 1048 yılında meydana gelen büyük savaşta Türk ordusu bir defa daha galip geldi. Bu galibiyet sonucunda 100 bin esir ve 10 bin araba yükü ganimet ele geçirildi. Bu savaşın en büyük önemlerinden birisi Bizans ile Selçuklu’ların ikili ilişkilerinin başlamış olmasıdır. IX. Monomakhos, barışı sağlamak için daha doğrusu kendi güvenliklerini sağlamak üzere Tuğrul Bey’e bir elçi ve birçok hediyeler gönderdi. Bunun üzerine Tuğrul Bey, Liparitesi serbest bıraktı. Tuğrul Bey’in adına İstanbul’daki bir camide hutbe okundu. Bu olay Mısır ile Bizans ilişkisini zora sokarken aynı zamanda Selçuklu devletinin prestijini arttırmıştır.


6- I. Bağdat Seferi

Selçukluların I. Bağdat Seferi 1055 yılında gerçekleşmiştir. Seferi Selçuklu Sultanı Tuğrul Bey yönetmiştir. Bağdat seferinin Selçuklular açısından önemi İslam dünyasındaki saygınlığı artması bakımından önemlidir. Bu sefer sırasında birtakım karışıklıklar meydana gelmiştir. Tuğrul Bey’in buraya gelme amacı Hac ibadetini yerine getirmek, peygambere hizmetle şereflenmek, hac yollarını eşkiyalardan temizlemek, Suriye ve Mısır kaçkınları (fatimiler) ile savaşmaktı. Tuğrul Bey adına Bağdat’da hutbe okunsa da bölgede Şii ahali tarafından huzursuzluk yaşandı. 19 Aralık 1955 tarihinde Tuğrul Bey Bağdat’a geldi. Askerler şehrin dışında konaklamaya başladı. Ama askerler alışveriş yapmak için çarşıda gezdiği sırada saldırıya uğradı ve bu durum aralarda gerilime yol açtı. Halife bunun sorumlusu olarak Melikü’r-Rahim’i hapse attı. Daha sonra halife ile Tuğrul Bey arasında tekrardan gerginlik yaşansa da Çağrı Bey’in kızı Hatice Arslan Hatun ile halifenin evlenmesi gerginlikleri birazda olsa yatıştırdı. Tuğrul Bey’in I. Bağdatseferinden sonra, Abbasi Halifeliği Büveyhoğulları’nın baskısından kurtulmuş oldu. Bununla birlikte onların yerini Selçuklular aldı. Bu sıralarda Bağdat’dan kaçan Türk kuvvetleri komutanı Arslan Besasiri, Fatımi halifesi ile bölgedeki şii Arap emirlerinin desteğini alarak Selçuklulara karşı mücadeleye başladı. Tuğrul Bey Kutalmış ile Mısır emiri Kureyş’i ona karşı sefere gönderdi. Kutalmış burada yenilerek geri çekilmek zorunda kaldı. Daha sonra Tuğrul Bey sefere bizzat katılmak zorunda kaldı. Tuğrul Bey seferi başarıyla tamamladıktan sonra Bağdad’da muhteşem bir törenle ağırlandı. Halife Tuğrul Bey’e ‘’Doğunun ve Batının Hükümdarı’’, ’’Dinin Direği’’, ’’Halifenin Ortağı’’ gibi unvanlar vermenin yanında taç giydirip, altın kılıç kuşatmak suretiyle onu onurlandı.

7-II. Bağdat Seferi

Çok geçmeden İbrahim Yinal isyan düşüncesiyle Musul’dan ayrıldı. Bunu fırsat bilen Arslan Besasiri ve Kureyş Musul’u kuşattı. Tuğrul bey tekrardan Musul seferine çıktı. Tuğrul Bey büyük sıkıntılara sebep olan İbrahim Yinal isyanını bastırdıktan sonra, II. Bağdat seferine çıktı. Sultanın yaklaşma haberini duyan Besasiri hemen Bağdat’dan çekildi. Muazzam bir ordu Besasiri’yi yakalamak için yola çıktı. Suriyeye kaçağı sırada vurulan atından düşerek yakalandı. Kendisi ve pek çok askeri öldürüldü. Besasiri’nin kesilmiş başı Bağdat’da teşhir edildi. Tuğrul Bey halife tarafından müthiş bir şekilde karşılandı. Halk Tuğrul Bey’e büyük bir saygı göstermeye başladı. İslam dünyasında Tuğrul Bey’in ve Selçuklu devletinin otoritesi giderek arttı.

8-Tuğrul Bey’in Ölümü

Tuğrul Bey, uğrunda yıllarını harcadığı Halife’nin kızı Seyyide Hatun ile evlendikten sonra Rey dışındaki yazlık sarayında 4 Eylül 1063 Cuma günü 70 yaşında iken vefat etti. Tuğrul bey hiç şüphesiz üstün askeri, siyasi zekasıyla Türk tarihinde önemli bir yer aldı. Dedesinin hayalini gerçekleştirerek devleti bir imparatorluğa yükseltti. En önemlisi Türklerin yeni yurt arayışında çok büyük mesafeler kat etti.


Görsel 4. Tuğrul Bey ve Alp Arslan Temsili Görsel



9- Alp Arslan’ın Tahta Çıkması

Tuğrul Bey’in ölümünden sonra tahta Çağrı Bey’in oğullarından Süleyman tahta geçti. Kutalmış'ın Rey önüne gelerek şehri kuşatması üzerine, vezir Amid-ül Mülk, Alp Arslan'dan yardım istediği gibi, hutbeyi de onun adına okuttu. Kutalmış ise, Alp Arslan ile yaptığı Dameğan yakınlarındaki savaşta hayatını kaybetti. Alp Arslan Rey şehrinde Selçuklu Devleti tahtına çıktı.

10- Azerbaycan ve Kafkasya Seferi

Alp Arslan devlet içerisindeki otoritesini sağladıktan sonra amcası zamanın da olduğu gibi yönünü batıya çevirdi. 1064’te Azerbaycan’a ulaşan Selçuklu ordusu, Tuğtekin adlı bir beyin kendisine katılmasıyla daha da güçlendi. Alp Arslan oğlu Melikşah ile veziri Niazmülmülkü Nahcivan’da bırakarak Gürcistan’a girdi. Tiflis-Çoruh arasında Şavşat’a kadar pek çok kaleyi fethetti. Gürcü kralı IV. Bagrat canını güçlükle kurtardı. Lori bölgesi Ermeni Prensi, Alp Arslan’a kızını vermek suretiyle onun dostluğunu kazandı. Bu arada Melikşah ile Nizamülmülk’de, Aras Nehri boyunca ilerleyerek önce Anberd’i, arkasından Sürmeli’yi fethettiler. Selçuklu ordusu, Meryem-nişin kalesini kuşattı. Nizamülmülk gemiler ve kayıklar yaptırarak kuşatmayı daha da ilerletti. Daha sonradan bu şehirde alındı.

12-Kuzey Suriye Seferi

Alp Arslan, Selçuklu Devleti'nin tahtına geçtikten kısa bir süre sonra, 1067 yılında, kuzey Suriye'ye sefer düzenlemiştir. Bu sefer, geniş kapsamlı bir fetih harekatı olarak planlanmıştı ve Suriye topraklarının tamamının ele geçirilmesi hedefleniyordu.

Alp Arslan'ın Suriye seferi, geniş kapsamlı bir harekat olmasına rağmen, kısa süreli bir başarı olarak kalmıştır. Selçuklu ordusu, Bizans İmparatorluğu'nun da desteğini alan Bizanslılar ve Haçlılar tarafından engellendi ve geri püskürtüldü. Ancak, Alp Arslan'ın kuzey Suriye fethi, Selçuklu Devleti'nin genişleme politikalarının bir parçası olarak önemli bir adımdı. Bu sefer, Selçuklu Devleti'nin Doğu Akdeniz bölgesindeki etkisini arttırmıştı ve ileride yapılacak olan Haçlı seferleriyle mücadele için de bir hazırlık olarak görülmüştü

13-Malazgirt Zaferi

Malazgirt Zaferi, 26 Ağustos 1071 tarihinde Selçuklu Türkleri ile Bizans İmparatorluğu arasında gerçekleşen bir savaştır. Selçuklu hükümdarı Alp Arslan’ın komutasındaki Türk ordusu, Bizans İmparatoru Romen Diyojen’in ordusuyla Malazgirt ovasında karşı karşıya geldi. Her iki tarafta birbirine saldırmakta çekiniyordu. Ancak Alp Arslan, Bizans ordusunu kuşatmak için harekete geçmiş, Bizans ordusu ise bu harekete saldırarak karşılık vermiştir. Savaşın sonucunda Selçuklular Bizanslıları ağır bir yenilgiye uğratmış Romen Diyojen’i esir olarak almıştır. Malazgirt’in Türk tarihi açısından önemi ise şuan üzerinde yaşadığımız topraklara yerleşmenin ilk en büyük aşamasıdır. Malazgirt zaferiyle Türkler’in İslam dünyasındaki otoritesi büyük bir oranla artmış ve diğer dünya devletlerinin de gözünde korkuya sebep olmuştur.


Görsel 5. Malazgirt Zaferi Temsili Görsel





Kaynakça

Prof. Dr. Ali Sevim,Prof. Dr. Erdoğan Merçil, Selçuklu Devletleri Tarihi, Türk Tarih Kurumu, 2014, Ankara


 
 
 

Comments


bottom of page