Kusursuz cinayet gerçekten yok mudur? Bize bu düşünceyi işleyen gerçek unsur DNA’dır. Küçücük bir hücrenin küçücük çekirdeğinde var olan küçücük bir DNA molekülü, bilim camiasını nasıl şaşırtıcı şekilde etkilese de herkes bu kadar pozitif etkilenemiyor maalesef. Örneğin; suç dünyasının tam anlamıyla korkulu rüyasıdır. Bu kadar ufacık tefecik diye bahsettiğime bakmayın bugüne bugün bir çok suçu aydınlaşmıştır. Günümüzde ne kadar James D. Watson ve Francis Crick tarafından 1953'te keşfedilmiş ve kabul görmüş yapısı baz alınsa dahi DNA’nın çok uzun bir geçmişi vardır. Ancak bu yazımda DNA’nın uzun ve köklü geçmişinden bahsedecek olursam asıl bahsetmem gereken kusursuz görünen fakat DNA dizileri sayesinde asla kusursuz olamayan cinayetlerden bahsedemem.

Görsel 1. D. Watson ve Francis Crick
DNA dizilerinin geçmişi DNA’ ya nitekim o kadar da uzun bir yoldan gelmemektedir. İlk kez 1980’li yıllarda Alec Jeffreys adlı bir genetikçinin biraz merak ve çokça emek vererek keşfettiği DNA parmak izi yöntemi ile cinayetler ardı ardına çözülmeye başladı.

Görsel 2. Alec JEFFREYS
Bu yöntem; İngiltere’de 1987 yılında bir seri cinayet potansiyeli taşıyan 1983 ve 1986 yıllarında öldürülen 15 yaşlarında ki iki kız çocuğunun katilinin yakalanması ilk kez kullanılmıştır. DNA dizilimi yalnızca kan, sperm, tükürük veya saç teli örnekleri ile çıkarılmaz. Kepek adı verilen saç diplerinden dökülen deri ile de DNA dizilimi oluşturulabilir. Hatta Prof. Dr. Sevil ATASOY ‘un belirtmesine göre elimizdeki teknoloji ile bir kepekten kişinin cinsiyeti, göz rengi, saç rengi gibi verilere de ulaşabiliyoruz.

Görsel 3. Prof. Dr. Sevil ATASOY
İlerleyen zamanlarda da bir kepek tanesi örneğinden kişinin robot resminin bile çıkarılabileceğini varsaymıştır. Kusursuz cinayet yok mudur? Diyerek sizler ile yola çıktığımız bu serimizin ilk konusu saç kepeği. Saç kepeğinden DNA analizi yöntemi adli bilimlerde devrim yaratma potansiyelindedir. Bu yöntem günümüzde de kullanılır. Saç kepeğinden DNA izole etmenin birden çok avantajı olduğu yapılan araştırmalarla da kanıtlanmıştır. Örnek verecek olursam; saç kepeği, kan veya tükürüğe göre olay yerinde görülmesi daha olası bir örnektir ayrıca saç kepeği bozulmaya karşı daha dayanıklıdır bu durum da onu daha kararlı bir DNA kaynağı olarak gösterir. Bu örneklerden ziyade en önemli etken saç kepeğinde daha yüksek DNA konsantrasyonu bulunduğundan tam bir DNA profili elde etme olasılığını yükseltir. Ülkemizde de saç kepeğinden elde edilen DNA dizilimi ile de cinayetler çözülmüştür. 2010 yılında Moldova uyruklu bir kadın boğazından 20 santimetrelik bir kesik ile öldürülmüştür. Cesedinde ise saatlerce katilinin DNA’sı ile bulunmayı beklemiştir. Bu kadının cesedi bulunduğunda yarasında ve kıyafetinde katilinin saç kepeğine rastlanılmış ve hemen katili yakalanmıştır. Hemen yakalanması tabi ki saç kepeğinden alınan DNA da olsa aynı zamanda katil zaten çok da uzaklarda değildir. Katili çok sevgili patronu Ömer K.’dır. Katil her ne kadar daha önce öldürdüğü kadının evine daha önce hiç gitmediğini belirtse de DNA’sı onun bu yalanını yalanlamıştır. Peki başa dönecek olursak cevabı sizlerle beraber serimizin ilerleyen yazılarında öğreneceğiz. Kusursuz cinayet yok mudur?
KAYNAKÇA
Mandal, P., & Rajput, I. (2023). Isolation and Extraction of DNA from Dandruff: A Novel Approach for Forensic Science.
Gill, P., Jeffreys, A. J., & Werrett, D. J. (1985). Forensic application of DNA ‘fingerprints’. Nature, 318(6046), 577-579.
Comments