top of page

KUSURSUZ CİNAYET YOK MUDUR? Ⅱ

Kusursuz cinayetleri sorgulamaya başladığımız serimizin ikinci yazısı ile devam ediyoruz. Bugün sizlerle beraber incelemek istediğim bir diğer konu adli toksikoloji. Toksikoloji bir zehir bilimidir. Adli toksikoloji ise kısaca belirtmek gerekirse zehirlenmelerin adli bilimler altında incelendiği alandır. Zehir, içerisinde bulunduğu organizmaya çeşitli zararlar veren bir maddedir. Aslında ünlü doktor ve kimyager olan Paracelsus “Her madde zehirdir, zehir olmayan hiçbir şey yoktur. Zehirle ilacı ayıran onun doğru dozudur” diyerek zehre değil de miktarının önemine dikkat çekmiş ve böyle söyleyerek hem farmakolojinin hem de modern toksikolojinin babası olmuştur.

Görsel 1: Paracelsus


Her ne kadar zehir denilince ölümcül etkileri konuşulsa da zehir olarak kullanılan çoğu bitki ve benzeri maddeler aynı zamanda ilaç üretiminde de kullanılmaktadır. Peki zehir bir kişiyi nasıl öldürebilir? Sindirim, solunum, deri ve damar yolları ile vücuda alınıp kişiyi öldürebilir. Eğer zehirlenme erken fark edilmediyse otopsi de kan, idrar, mideden alınan örnekler, feçes(dışkı), karaciğer ve diğer organlardan alınan örnekler, akciğer den alınan örnekler, saç ve tırnak kesimleri, çevredeki yiyecek ve içecekler, enjektör analizi ile vücuda zehir alınıp alınmadığı tespit edilebilir. Fakat bazı zehirler çok sinsidir ve otopside çıkmazlar. Örneğin risin zehri çok toksik olup aynı zamanda kimyasal silah olarak da kullanılırken otopsi de çıkmaz. Aynı şekilde bazı bitkilerden yapılan zehirler özellikle zehirlenme vakası olarak görülen vakalar dışında özel olarak incelenmedikçe otopside veya laboratuvar çalışmalarında görülmesi zor bulgulardır. Güzelavrat otu, hanımeli, yaban yasemini, kurtboğan otu gibi bitkilerde oldukça toksik olabilirler. Bunlar ve bunlar gibi olan bitkilerinin bazılarının meyveleri, yaprakları, kökü veya sapından zehir elde edilebilir. Aconitum bitkisi yani halk dili ile bilinen bu kurtboğan otu bu bitkiler arasında en zehirli olanıdır. Bunun yanı sıra eski Yunan da zehirlerin kraliçesi olarak da bilinir.

Görsel 2: Aconitum bitkisi


Peki zehirlerin kralı değil de neden kraliçesidir? Bunun cevabı apaçık ortadadır. Çok eski bir tarihe de dönsek günümüze de baksak zehir ile işlenen cinayetler arasında çoğunlukla zanlı kadındır. Kadınlar yüzyıllardır cinayetlerine bile dantel işler gibi ince ince hazırlanmışlardır. Ki öyle ya Giulia Tofana adlı bir kadın 17. yüzyıllarda kendi ürettiği ve kendini adını verdiği tofana suyu isimli bir zehir icat etti. Ve o zamanın kadınları arasında kocalarını öldürmek isteyen tüm kadınlara bu tofana suyunu satıp yaptığı şeyin kötülüğünün aksine çok da başarılı bir kadın oluyor. Yaklaşık 20 yıl boyunca Giulia zehir satışlarına devam edip, kimi zaman bir şişeye kimi zaman bir makyaj malzemesinin içerisine bu tatsız ve kokusuz zehri gizlice yerleştirerek satışlarına devam ediyordu. Ne de olsa Tofana bir kozmetikçiydi ve dikkat çekmemesi gerekiyordu. Fakat tofana suyunu satın alan bir kişi kendisini suçlu hissettiği için hem kendisini hem de Giulia’yı ele verdi. Bu kadar zaman Giulia’nın yakalanmamasının en büyük etkenlerinden birisi de otopsi sonuçlarında bile zehir saptanamıyordu.

Görsel 3: Aqua Toffana

Giulia, yakalandıktan sonra ettiği itiraflarda yaklaşık 600’den fazla erkeğin ölümüne yol açtığını söylüyor. Eğer Giulia bunları ‘zaten yakalandım’ diye uydurmadıysa en çok ölüme sebep olan seri katil olarak yerini korumakta. Giulia’yı araştırırken fark ettiğim bir diğer detay ise annesinin de babasını aynı şekilde hatta kendi kocasını da aynı şekilde öldürdüğüne dair bilgilere şahit oldum, belki de meşhur tofana suyu, annesi Thofania d’Amado’un tarifiydi. O günlerde Giulia'nın yakalanması bu kadar uzun sürmüş olabilir fakat günümüzdeki bu teknoloji ile yakalanılması kaçınılmazdır. Bu yazımızda da kusursuz bir cinayet türünü inceleyemedik o zaman şunu söyleyebilir miyiz? Gerçekten kusursuz cinayet yok mudur?



KAYNAKÇA:

  • McKennet, Hannah. “Meet Giulia Tofana: The 17th-Century Professional Poisoner Said To Have Killed 600 Men,”

  • Toksikolojinin Temel Kavramları, Bölüm 1.7, Prof.Dr. Ali Esat Karakaya

  • Focus dergisi: Sayı;2001/1, Ocak 2001


コメント


bottom of page