top of page

En Tehlikeli Silah: KÜLTÜR EMPERYALİZMİ

Yazarın fotoğrafı: Ercan YardımErcan Yardım

Güncelleme tarihi: 16 Ağu 2023

En Tehlikeli Silah: KÜLTÜR EMPERYALİZMİ

Türk toplumunun en büyük kültür değişimi İslam dinine geçiştir. İslam dini ile beraber Türkler çeşitli kültürlerle beraber birçok farklı kültür ve medeniyeti tanımıştır. Bu tanışma sürecinde ise yavaş bir şekilde geçiş süreci yaşanmıştır. Bu geçiş süreçlerinde bazen kendi benliklerini unutmuşlar, bazen ise kendi kültüründeki zararlı konuları terk etmişlerdir. Bu yazının ana konusu Türk toplumunun İslam dini ile ilk tanışıklığı ile çok masum görünen Manihezim inancının ne gibi bir sonuçları doğuracağıdır. Unutmayın her toplumum kilidi ve silahı kültürüdür. Kültür unutuldukça ve yozlaştıkça milli benlik ortadan kaybolmaya başlar. Bu milli benlik unutulduğu zaman ise ortada konuşmaya değer bir konu kalmayacaktır. Bu sebeple asla kendi kültürünüzü terk etmeyiniz. Başka kültürleri ve medeniyetleri tanımak önemlidir. Ancak bu tanıma süreci, kendi kültüründen vazgeçmek raddesine geldiği zaman, toplum ve devlet için siren seslerinin çaldığının işaretidir.


  1. Türklerin İslam Dinine İlk Geçiş Süreci


Bu süreci anlamak için Türklerin Araplarla ilk temasına göz atmamız gerekmektedir. Araplar özellikle 740-750'li yıllarda arkalarından aldıkları hızla doğuya doğru seferler gerçekleştirmekteydiler. Bu seferlerin önündeki en büyük engel ise içinde Uygurların da bulunduğu On Ok federasyonunun bir üyesi olan Türgişlerdi. 740’lı yıllarda Batı Türkistan yerli beyleri, Araplara karşı Çin’den yardım istemişler fakat Çin İmparatorluğu kendi iç meseleleri sebebiyle bu taleplerini reddetmiştir. O dönemin coğrafyasını sizlere anlatmam gerekirse, Türk halkları ve diğer halklar Çin ile Araplar arasında sıkışıp kalmıştır. Araplar saldırınca Çinlilerden, Çinliler saldırınca Araplardan yardım istemek zorunda kalıyorlardı.

Bu sıralarda Kök Türk Devleti’nin yıkılması ile bölgede bir otorite boşluğu oluşmuştur. Çinliler bu otorite boşluğundan faydalanarak 748’de Suyab’ı (Tokmak) tahrip ettiler. Ertesi yıl ise Şaş’ın (Taşkent) yerli hükümdarını idam ettiler.

Bu bölgedeki Kore asıllı Çinli komutan Kao-Hsien-Chih'in gözünü gerçekten bir hırs bürümüştü. Taşkent Beyini öldürmeyeceğine dair söz vermesine rağmen onu öldürdü ve hazinesini çaldı. Bu durum yerli Türk beyleri ile özellikle Sogdları Araplara yakınlaştırdı. Taşkent beyinin oğlunun da içinde bulunduğu idareciler, Araplardan yardım istedi.

Ebu Müslim’in kumandanlarından Ziyad b. Salih, Karlukların desteğiyle Talas Nehri yakınlarındaki Çon Töbe (Tepe) bölgesinde olduğu söylenen Athlah (Atlak) savaşında, Çin ordusunu Temmuz 751 tarihinde yendi. Pamir çevresi ve Tanrı Dağları’na kadar olan sahalar Arapların idaresi altına girdi ve bölgenin halkı ise genellikle müslüman olmaya başladı.

İşte Türklerin Araplarla ve İslam Dini ile ilk tanışıklık süreci, üstünkörü bir bakış açısıyla bunlardır.


2. Uygur Devleti’nin Manihezim Dinine Geçiş Süreci


Uygur Devleti’nin efsane komutanlarından olan Börü Ken, 759 yılında vefat edince onun yerine Gerçek varis Börü Ken’in büyük oğlu Kutluk Bilge Yabgu’nun getirilmesi düşünülüyordu. Fakat 758 yılında Kutluk Bilge Yabgu’nun öldürülmesi sebebiyle kardeşi Bögü Kagan Uygur Devleti’nin başına geçmiştir.

Bögü Kagan zamanında da Çin içerisinde iç karışıklıklar devam ediyordu. Bögü Kagan ve hanımının yanı sıra pek çok büyük Türk komutanı Çin’in içerisindeki iç karışıklıkları durdurmak ve Tang hanedanlığını kurtarmak için Çin’i kurtarma harekatına katıldı. Bögü Kagan’ın bu harekatı ile Tang hanedanı kesin olarak kurtuldu.

Bögü Kagan sefer sırasında karşılaştığı, Uygurların Moçak olarak adlandırdığı dört tane Mani rahibini başkente getirdi. Bununla beraber Sogd menşeili bir alfabede getirildi. Kaganlık içerisinde Maniheizm dinine muhalefet olunmasına rağmen Karabalgasun başta olmak üzere birçok Uygur şehrinde mabetler yapıldı ve bu itikat resmen kabul edildi.


Görsel 1.Türkistan’ın Turfan bölgesinde Çotsko’da VIII-IX. yüzyıllarda yazılmış bir Maniheist kitabındaki minyatür (Berlin MuseumfürIndischeKunst, nr. III, 6368)


2.1 Uygur Devletinin Yozlaşması ve Çöküşü

Bögü kagan halka kulak asmamaya başladı ve daima kendilerine ‘’Beyaz Giyinmiş Göğün Oğulları’’ dedikleri Mani rahiplerine danışmaya başladı. Manihezim kısmen de olsa halkın içerisine yayılmıştı. Bu inanış Türklerin yaşam tarzına uymuyordu. Onların fütuhat ruhlarını öldürüyordu. Şehir hayatına çoktan alışmışlardı. Çinlilerle ticaret arttırılınca pek çok kıymetli şeye sahip oldukları gibi gösterişe de merak saldılar. Kağan kendini halktan soyutladı ve sarayda oturmaya başladı. Kadınlar makyaj yapmaya, güzel giyinmeye özendi.

Uygurlar’ın yozlaşma, çözülme ve yıkılmaya yüz tutma işaretleri Bögü Kagan zamanında görülmektedir. Konar-göçer hayat, Türk toplumunun en büyük avantajıydı. Çin usulünce yaşamaya başlamaları ile bu avantajlarını kaybettiler. Budizm, Maniheizm hatta Hristiyanlık gibi yerleşik toplum inançları onları miskinliğe itti. Erkekler savaşarak kazanmak yerine daha kolay bir yolu; ticareti, ziraatı ve bankerliği tercih ediyordu. İster istemez dolandırıcılık, yalancılık ve iki yüzlülük gibi kavramlar toplum içerisinde görülmeye başladı. Kadınlar çadırlarını beğenmiyor, güzel ve gösterişli evlerde lüks içinde yaşamak istiyordu.

Sogdlar kaganı kandırdı ve ona Çin’i ele geçirmenin yollarından bahsettiler. Bakanlardan Tonga Baga Tarkan ona nasihatte bulundu ama kagan dinlemedi. Teklifin kabul edilmemesi üzerine, herhalde Kırgızların da desteğiyle gerçekleştirdiği darbe sonucu Bögü Kagan öldürüldü. Tonga baga tarkan, Bögü Kagan ile birlikte akrabalarını, adamlarını ve Sogdlarla beraber 2000 kişiyi öldürdü.

840 yılında Külüg Baga Sangun adında Uygur ileri geleni Kırgızlardan aldığı destek ile merkezi basarak II. Kasar Kagan’ı öldürdü. Kırgızlar ise daha sonradan kaganın bütün ailesini öldürdü.

İşte bu şekilde Uygur Devleti’nin sonu geldi. Uygur Devleti yıkıldıktan sonra Türkler iki bölgede tutunmaya çalıştı. Birisi Çin’in Kansu havalisi, diğeri ise Turfan Koça merkezli Doğu Türkistan’dır.


Görsel 2. Uygur Devleti Bayrağı


3. Sonuç


Görüldüğü üzere önemsiz gözüken 4 tane Mani rahibi sebebiyle oluşan toplumsal yozlaşma, Türk toplumunun talihsizliği sonucu başa geçen kötü bir lider, Türk toplumunun tozpembe olarak gördüğü bazı yabancı uygulamalar ve kültürler sebebiyle Uygur Devleti’nin başına gelen felaketler bizlere birer ders olmalıdır. Bu derece tehlikeli konularda ilk baştan önlem alınmaz ise ipin ucunu tutmak imkansızlaşır. Umarım üstü kapalı bir şekilde anlattığım KÜLTÜR EMPERYALİZMİ konusunu iyice anlamışsınızdır. Bu konuya farkındalık sağlamak amacıyla tarihte KÜLTÜR EMPERYALİZMİ sonucu yıkılan devletleri anlattığım bir seri oluşturacağım.

Unutmayın, kültür yok olursa millette yok olur, devlette!

Kaynakça

Gömeç,S., Türk Kültürünün Ana Hatları, Berikan Yayınevi, Ankara, 2014

Ögel,B., İslamiyetten Önce Türk Kültür Tarihi, Türk Tarih Kurumu, Ankara, 2020

 
 
 

Comments


bottom of page